26 Aralık 2007 Çarşamba

Bir Kadının Gözyaşı

Bir kadini aglatmak çok zor degildir aslında. Kadinlar her seye aglayabilir; bir filme, bir sarkiya, bir yaziya... En az erkekler kadar yani! Ama bir kadini yürekten aglatmak zordur. Eger bir kadin yürekten agliyorsa, aglatan onun yüregine ulasmis demektir. Ama o yüregin degerini bilememis olacak ki aglatan, gözünü bile kirpmadan teker teker batirir ignelerini yürege! - iste o zaman koca bir yumruk gelir oturur bogazina kadinin. Yutkunamaz, nefes alamaz; çünkü o koca yumruk canini çok acitir. Gözleri bugulanir kadinin sonra. Aglamayacagim, der içinden. Ama engel olamaz iste. Cünkü yüregine ulasmistir birileri ve igneler saplamaktadir.. Bu aciya ne kadar karsi koyabilir ki bir kadin.

Ince ince süzülür yaslar gözünden; önce birkaç damla, sonra bir yagmur seli... Ve kadin aglar; hem de çok! Sanmayin ki gidene aglar kadin! Gidenin giderken koparttigi yerdir onu aglatan, orada biraktigi yaradir. O yaranin hiç kapanmayacagini, kapansa bile izinin kalacagi bilir kadin; o yüzden aglar. Ama bilir misiniz, aglamak kadinlari olgunlastirir. Her damla, daha çok kadin yapar kadinlari. Her damla bir derstir çünkü.

Bazen kadinlar agladiginda çogu insan, aglama niye agliyorsun ki, degmez onun için derler. Bilmediklerindendir böyle demeleri. çünkü yürekleri aciyan kadinlar aglamazlarsa, ölürler. içlerindeki zehirdir onlari öldüren! Aglayarak o zehirden kurtulur kadinlar, o irini temizlerler yaralarindaki! çünkü bilirler, o irin temizlenmezse iltihaba dönüsür yaralari. Dönüsmemesi lazimdir oysa. O yüzden de bolca aglarlar. Zaman geçer sonra. Kadinlar kendilerine sarilmayi ögrenirler. Umarim ögrenirler, yoksa ruhlar sapkin yollara çarpar kendini. Sapan ruhlarin dogru yolu bulmasi da yeni acilar demektir. Bunu bilir kadinlar, o yüzden eninde sonunda ögrenirler kendilerine sarilmayi...

Cok aglayan kadinlar, bir çok seyden vazgeçen kadinlardir aslinda. Her damla olgunlastirir kadinlari evet ama olgunlastikça o safça inandiklari ask gerçegi onlarin gözünde küçülür. Küçüldükçe degerini yitirir ve iste o zaman kendilerine sarilip, yeni bir kadin yaratirlar kendilerinden. Güçlü, yenilmez, magrur ve aska inanmayan... Insanlar soruyorlar çogu zaman neden bu kadar çok bekar kadin var diye; hepsi kariyer derdinde olan. çünkü inançlarini yitirdi o kadinlar. Zamaninda yüreklerine o kadar çok igne saplandi ki, o kadar çok agladilar ki! Artik kendilerinden baska bir dogru olmadigina inaniyorlar, o yüzden kendilerine sariliyorlar. çünkü biliyorlar ki sarildiklari adamlar onlari hak etmedi; hem de hiçbir zaman! Hep bir çikarlari oldu sarildiklari adamlarin. Ee.. O zaman niye sarilsinlar ki! Niye sarilalim ki!

Etrafinizda yürekten aglayan bir kadin varsa bilin ki olgunlasiyordur. Bilin ki, gerçekleri kabul etmeye baslamistir. Bilin ki, artik askin olmadigina inanmistir. Bilin ki, sarilacak tek bir dogrusu kalmistir. O da kim, ne diye sormayin artik. çok aglayan kadinlar, eninde sonunda kendilerine sarilirlar çünkü!



Aziz Nesin

Bu yazı için ◦◦ЄLø◦◦ ' ya çok teşekkür ederim...

6 Aralık 2007 Perşembe

03.12.1987

03.12.1987...

...03.12.2007...
Yaşın 20 ateşin 40 ne desem boş ... ateşin düşsün... bu da şarkının tarafımdan alıntlanmış bir şekli...

Kaç ay geçti? Dur bakayım.. Imm 7-8 ay sanırım.. Zaman ilaç ya herşeye artık etkilemeyecek beni diye kendimi inandırdım, hazırladım konuşmamı 3 Aralık günü 00:10'da aradım ve evet ses aynı, karşılama aynı, özlemim aynı...

Özlemişim evet! Ama herşeye rağmen güçlü ve güler yüzlü bir edayla muhabbete başladım; iyi ki doğdun iyi ki varsın diyebildim...

Senden sonra dikiş tutturamaz bir hayat sürdüreceğimden sen de emindin ve senin hakkıda artık 'onun bana karşı ufacık bir hissi yok, olmadı!' diye kendimi inandırdığım sen, sesi titrek ağlamaklı konuşuyordun...

Konuyu nasıl değiştireceğimi şaşırdım önce.. Herşey kontrol altında ya, herşey tamir oldu ya, gülümsüyordum hem şen hem sağlıklı bir ses tonuyla...
Ya içerde?
Karnıma her konuşmamızda giren tatlı sancı aylar sonra bir kez daha teşrif etti.. Eller terledi, titredi! Gözler bir noktaya takılıp doldu, boğaz düğümlendi...

Aylar geçti demiştim değil mi?..
Her gün baktığım yerde, yaptığım şeyde, dinlediğim şarkıda, söylediğim sözde, rüyamda her yerde karşılaştığım insanın sesiydi bu beni sarsan. Yeniden..

En yakın arkadaşıma gittim neden bu kadar, neden böyle?.. diye Hiç bir gerek hiç bir neden hiç bir sebep beni hala bu kadar heyecanlandırmamalı ona karşı!
Ağladım.. Saatlerce ağladım.. Saatlerce sorular saatlerce anılar...
Ukde işte.. "Hala nasıl da hayatını mahvediyorum gör bak :)" diyen bir ses ve aynı zamanda nasıl da pişman ikimize birden verdiği acıdan...

En nihayetinde aklı başına gelmiş bir adam gibi konuşan sen "İnsana en çok ne zarar veriyormuş biliyor musun? Verdiği kararın doğru olup olmadığına karar vermek.. Olmak ya da olmamak gibi kafa karıştırıcı bir şeymiş bu..." diyorsun.
Ve ben herşeyi biliyorum, gülümsüyorum kayıtsız bir şekilde.

Canımı yakan en kör düğümüm iyi ki doğdun ve iyi ki varsın.. Çok şey öğrendim evet.. Seninle de sensiz de yapamadığımı, ama sensizlikle öyle de böyle de başa çıkabildiğimi çok iyi anladım...
Çok sevenin bildiğinde; çok bilenin mutsuzluğunda...
Hepsi bir ya sonunda...