4 Aralık 2009 Cuma

Mavi

ahah ahaha...
kısacık kestirdim saçlarımı. bildiğin küt. mutsuz kadın klasiği gibi gözükse de büyük bir yük kalktı omuzlarımdan hakikaten.
uzun olduğu müddetçe çok mutlu olsaydım neyse. kuaför makası yanlışlıkla fazla kaçırıp hislerimi de kırpmış. olsun dedim kökü bende. güldü adam, "bu delilikle sen saçını birkaç gün sonra maviye boyatmaya da gelirsin bana." dedi.
kaşlarımı çatıp "yok yahu, ne mavisi. hiç sevmem o rengi hem. başka bir renk düşün delirirsem boyarsın beni."
te allahım! dercesine aynadan bakış fırlatan adam bir sigara daha uzattı. tam o sırada "merhaba şekerim!" diyerek biri daha geldi salona. bu bey de kuaför kadar bir o kadar tatlı ama daha şen şakrak bir mizaçtaydı. "oyy bir de maviye boyatsan bu saçları deli olursun bence." dedi. hoppalaaa deyip gülmeye başladım ben. "ikinizi de mavi boyaya batıracağım şimdi ama!" dememden bir şey anlamayınca kuaför canını seviyorsan kaç deyip cilveleşti ötekiyle.
biraz şekil verdiği saçlarımı arkadan ayna tutarak gösterdi bana. "oldu." dedim ellerine sağlık. "bu çakma rapunzellikten iyidir yine de iyi oldu iyi, saçlarını ne yapalım götürecek misin yoksa türk hava kurumuna bağışlayalım mı?" dedi ve ikisi birlikte kahkaha attılar. "yok canım yakın gitsin, hislerimin kırpıkları dahil! ha unutmadan haftaya tekrar geleceğim saçlarımı boyaman lazım." dedim.
- rengine bir haftada mı karar vereceksin, şimdi boyardık sıcak sıcak?
- karar vermiştim zaten, mavi olacak.
- çıldırmış.
(gülücük ve sıhatler olsun dilekleri ile uğurlama ritüeli)