5 Eylül 2009 Cumartesi

Gerçek Öpüşme

Bugün eski umutlarımdan biri çıkmış karşıma. Bana baktığında gözlerimi kapatmışım durakta. Hiç fark etmedim halbuki onu; alınmış biraz. Optüğü ilk kız benmişim, bana bunu yeni söylüyor. Buna inanmayan bir bakışla önce gulup ardından, "ilk" olmak üzerine kafamın içinde akan ve üzerine türettiğim teorileri, kendi üzerime tutup aynada nasıl duracağına baktığım bir elbise gibi inceledim. Bu tarif aslında anlatmak istediğim şeyi hiç de iyi betimlemiyor. O yüzden bu ifade biçimini seçmiş olmalıyım. (Emin değilim anlaşılmak istediğimden.)
Sonra kendi "ilk"lerimi inceledim.

Bir "ilk" olmanın mayışıklığı içinde kendime şu cevapı verdim.

Ben şimdiye dek hiç opüşmedim. -GERÇEKTEN-

Farketmesindeyim

Biraz ondan, biraz bundancı. Nasıl arsız bir ruh olmuş bedenden ayrılalı. Sıkı sıkı bir bedene bağlı kalmış, daralmış. Öyleyse ne yapmalı diye düşünmemiş. Uçmuş da uçmuş, bu sefer rüzgarın içinden geçmiş o.
Ruh çağıranların ilgisiyle şımarip, bir kısmını çarpip da eğlenmiş.
Sonra kafası şişmiş, firar etmiş bir uçurum kenarından.
Düşemediğini görünce, acımayacağını bilince bir kızmış bir kızmış.

Bir şey soruyorum söylesene!
Kimden geliyor mesaj?
Sen böyle değildin konuşsana!
Gözlerim görmüyor benim!

Bu, ruhun hissetmeyi öğrenmemesindenmiş.