28 Ağustos 2009 Cuma

Havaladan

Bak yapraklar dökülecek önce
Sonra her ikindi vaktine selalar
Ne kadar sıradan sonbaharı ayrılıklarla bağdaştırmak
Yağmurun ve sararmış örtülerle asfaltın
Kül rengi bulutların
Matlaştırdığı bütün duyguların
Hüzün olduğunu, rüzgarda sığınacak bir koltukaltı
Onun kokusunun yaz ile kış arasında sıkışan kesifliği
Ve bir de intihar öncesi ve intihar sırası şarkı listesi.

Sonbahar ölümle gelir
Her gelen bir şey götürür derler ya
Demesinler.

Bir şeyler koparmak üzere gitmek nasıl birilerine?
İlişkilere göz ucuyla bakmak ve kirpiklerle gıdıklamak.
Geçimsiz ailenin son çocuğu olmak
Yiyemeyeceğini bile bile yemeğini protesto için odasına almak
Filmin -son- yazan kısmında durdurup uzun uzun ekrana bakmak
Yediğin çanağa boşalmak.

Ben senbesene gideceğim bu şehirden.
Evden gidersem nefret, hayattan gidersem üzüntü bırakacağım geride.
Sanırım. Sandığım kadar olmayacak hiç bir şey zira.
Kendimi avutacak cümleler aramıyorum ve geride bırakmıyorum hiç bir keşke.
Sonbahar, deformeleştirdiği kalıbında çerçeveleyemez beni.
Ben bir yaz kavurucusunda üzerimde kömür karalığında bir entarinin eteklerini
Avuçlarıma sıkıştırdığım zaman
Anne olmamışlığın, dişiliğin etekte eğreti duruşunun resmini çizmiş, boyası yetmemiş, akmış geçmişin.

Yatıştırdığın anda al geri yine kabaran buhranları bahane edip
Esrikliğe vurulmuş öfkelerle, hiddetlerle sakinleşme arası bir çizgide
Nefesini düzene soktuğunu düşündüğün, birden başlayıp kaça kadar sayman gerektiğini düşünürken telaşa verdiğin, telaşla verdiğin hediyeler nefsine.

Benim gibi bir yerlerde bir şekilde mücadele vererek hayatla çekişme içindeki
Hiç tanımadığım, tanışma zamanında orada olmayacağım her neredeki erkeğim.
Sakın gelme.

Hiç yorum yok: