8 Haziran 2009 Pazartesi

Bir Yazı

İpi sımsıkı doladığım ayak bileğimden sesleniyorum. Kangren olacak birazdan beyinleriniz. Ah şu beyinleriniz... Midelerinizdekilerle doyabilselerdi keşke.
Günlüklerim yazılamasın diye güneşi gizleyebildiniz mi? Ne o? Balçık yetiştiremiyor musunuz son kullanıcılarınıza, boktan fabrikalarınızda?
Ayşegül'ü gören var mı, nerede şimdi? Hani vardı ya okulda, piknikte, fuhuşta. Bir de Ayşegül'ün bacaklarını dikizleyen ama aslen tat tat bakıp gülümseyen. Onun adını hatırlayamadım bak.

- Top Ali olmasın?
+Eşcinsellere saldırmaktan ne zaman vazgeçeceksin?

Nereden geliyor bu değirmenin suyu? Tarladaki kızçocuğundan elbette.
Bir de sofrana geliyor sonra ekmek. Buğday tarlasında karşılaştığı tecavüzcüsüyle hayat kuracağını nereden bilebilirdi ki.

Ye biraz sen de. Yedikçe ye. Her verenden ye bir de sindir. Oh ne iyi. Bence sonun reflü ve diyabettir.

Ayaklarım karıncalaştı mı ne. Kalkıp anlatmak istemedim şu an suratını. Gözlük var kocaman; amcamın kısrağınkisinin aynısı. Bir de iki ağız, bir kulak var yarı sağır. Amaçlarından sapmış.

Hiç yorum yok: