7 Temmuz 2009 Salı

Sevgi Kanaması

Bir anlık öpücüğü sana verdiğimde, bunu benim içimdeki yaralardan birini tutarak yapacağım. Öpmek sızlatır beni. O duygu, titretir. Ve dans ederken ya kanatların olmazsa ortalıkta? Ağırlığıma ikimiz de dayanamayacağız. Bana bir şarkı mırıldan ve yüzünü omzuma göm. Anlatacaklarını boğuk bir sesle duymak istiyorum bu karanlıkta. Işıksızlık eşliğinde sineklere özgür bir sofra hazırlayalım. Rüzgar en çok sana sarıldığımda geçebilir içimizden. Düşerken canım acıyacaksa da umursamayacağım. Nefes çekmek, kokuyu zihine, içe ve bedene kazımak. Oldukça tehlikeli bir şey bu. Beklenmedik bir hızla fışkıran terle üşüyecek vücutlar önce sendeleyecek bakışlar. Tuzlu bir tat kalacak dudaklarında, kırmızıya çalınmış dudaklarıma baktıktan sonra göreceksin yaralarını. Kabuk bağlamaya başlarken soğurduğum birkaç damla tırnak aralarımda kalan kırmızıdan daha farklı olacak. Bir süre nefesim nefesinle kavrulacak, soluyacağım sözlerin içime akacak. Kısa bir süre dudaklarına değemeden dudaklarım kendimden geçiyorum. Dilime hücumlanan tatlarla birlikte yoğunlaşan hazların sızılarla örüştüğü yerde senin boğuk bir sesinde titreyecek avuçlarım. Ellerimi avuçlarıma bastırdığımda kanıma karşımalısın. Nefesimi hissettiğin her yaran yumuşak ve hoşnut bir ıslaklıkla kaynayacak. Bazen şükredecek bazen lanet edeceksin bu duyguya. İçine çektiğin nefesi pişmanlık duyarcasına ya da bir toprak kokusu gibi kana kana, o toprağa girmek için ölmeyi göze alabilecek kadar ya da canlı canlı içinde boğuşacak kadar ölü ya da diriliğine bakmadan bir ruhun.


Hiç yorum yok: